Işık, Vahdettin
Yükleniyor...
Araştırma projeleri
Organizasyon Birimleri
Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı
Enstitü, “Medeniyet Araştırmaları” alanını haddizatında müstakil bir araştırma sahası olarak ihdas etmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede Medeniyet Araştırmaları alanının kendi çözümleme düzlemlerini tarif etmek ve alanı yönlendirecek ontolojik, epistemolojik ve metodolojik yaklaşımları teklif etmek için çalışmaktadır. Medeniyet Araştırmaları, mevcut disiplinlerin yaklaşımlarının çözümlemekte yetersiz kaldığı, yerel veya dünya ölçeğinde, insanlığın karşılaştığı farklı meseleleri anlamaya yönelik, çok disiplinli ve alternatif bakışlara imkan veren bir yaklaşım sunmayı amaçlamaktadır.
Adı Soyadı
Vahdettin Işık
İlgi Alanları
Sosyoloji ve Siyaset, Din ve Toplum İlişkileri, Modernleşme, Çağdaş Dünyada İslam ve Türkiye
Kurumdaki Durumu
Aktif Personel
18 sonuçlar
Arama Sonuçları
Listeleniyor 1 - 10 / 18
Yayın Sırât-ı Müstakîm dergisinde Doğu ve Batı algısı(İlmi Etüdler Derneği, 2018) Işık, Vahdettin; Işık, VahdettinTanzimat Fermanı’ndaki beyanı esas alarak ifade edersek, Müslümanlar yaklaşık üç (3) asırdır ciddi bir takım siyasi ve fikri sorunla karşı karşıya bulunmaktadır.1 Bu sorunların Avrupa’nın nüfuzuna girmek ile yakından irtibatı bulunuyor. Sorunun ne olduğunu ve nasıl aşılabileceğine ilişkin bir yandan kendi halini,diğer yandan da galip bir güç olarak Avrupa’yı anlama ve anlamlandırma çabalarının arttığına tanık oluyoruz (Berkes, 2008, ss. 271-296, 389-461; Tunaya,1960). Nitekim 19. yüzyılın ikinci yarısı, “Avrupa’nın hem kendisini hem dedünyanın diğer bölgelerini yeniden tanımladığı bir güç birikime yol açmış oldu. Sanayileşen ve modernleşen Batı, kendisini “uygarlık” kavramı ile özdeşleştirirken, dünyanın geri kalanı için “Batılılaşma”, sanayileşme ve modernleşme ileeş anlama gelecekti. Bu gelişmeyle birlikte, sanayileşen ve modernleşen ülkeler “Batılı” olarak algılanmaya başlandılar (Micthell, 1988, ss. 1-33). Bununla irtibatlı olarak Avrupa-dışı dünyada, “Batı” ulaşılması gereken bir hedef halinegeldi.2 Neticede 19. yüzyıl sonunda, Avrupalı olmayan ve tam olarak sömürgeleş(tirile)memiş az sayıdaki devlet, Batılı devletlerin artan baskıları karşısında ayakta kalabilmek için ‘Batı’nın yöntemlerini benimsemek’ gerektiği düşüncesiyle reformlara yöneldi (Neill, ss 698–706). Bu devletlerin yüzlerce, hatta binlerce yıllık birikimleriyle yeni süreç arasında ciddi uyumsuzluklar yaşanmaktaydı .Özellikle İran, Afganistan ve Çin bu süreci oldukça sancılı geçirdiler. Kuşkusuz Osmanlı Devleti’nde durum daha devasa boyutlarda ve karmaşıktı. Osmanlı’nın merkezi yönetimler eliyle yeni düzen oluşturma çabaları bu karmaşık durumun yansıması olarak vücud buldu. Rusya ise daha özel bir süreçten geçmekteydi (Neill, ss.503–511). Daha çok da Almanya örneğini izleyerek modernleşme projesini yürüten Japonya’ya gelince, çabasında öznel bir başarı elde etmeyi başarmıştı (Sander, 2003, ss. 308-312). Mezkur ülkelerin çözüm arayışları bir yandan kendi hallerini diğer taraftan da muhataplarını yeniden anlamlandırmayı tahrik eden yeni bir mecraya besliyordu. Doğu-Batı diyalektiği tam da bu süreçte ortaya çıktı.Yayın Said Halim Paşa (ö. 1921): Osmanlı devlet ve düşünce adamı(İlmi Etüdler Derneği, 2017) Işık, Vahdettin; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı19 Şubat 1864'de Kahire'de dünyaya geldi. Mısır valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın torunudur. Babası Şûra- yı Devlet (Danıştay) üyesi Prens Halim Paşa, annesi Şevk-i Cedid Hanım'dır. Prens Halim Paşa'nın en büyük oğludur. Dedeleri Konya'dan Kavala'ya yerleştirilmiş olan bir Türk ailesidir. Ailesi ile birlikte 1870'de İstanbul'da yerleşen Said Halim, ilköğrenimini özel hocalardan aldı. Küçük yaşta Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce öğrendi. Yüksek tahsilini yapmak üzere İsviçre'ye gitti. İsviçre'de beş yıl kalarak siyaset bilimi alanında üniversite öğrenimini tamamladı. İstanbul'a döndüğünde II. Abdülhamid tarafından kendisine sivil paşalık rütbesi verilerek 21 Mayıs 1888'de ilk görevi olan Şûrâyı Devlet üyeliğine atandı. 1895'te amcası Mısır valisi Said Paşa'nın kızı Prenses Emine Tosun ile evlendi. Bu evlilikten Prens Muhammed Halim ve Prens Ömer İbrahim Halim) adlarında iki oğlu oldu. Başarısından dolayı kısa zamanda Rumeli beylerbeyliği payesine yükseltildi (22 Eylül 1900). Ancak onu çekemeyenler, kendi adıyla anılan yalısında yasal olmayan şeyler bulundurduğunu iddia ederek jurnal ettiler. Bu olaydan sonra Yeniköy'deki yalısına çekildi...Yayın The vision of order and al-‘Umran as an explanatory concept in the debates on civilization(Oxford University Press, 2017) Işık, Vahdettin; Işık, VahdettinDebates around the concept of civilization are increasing. It is natural for debates to intensify given that several disciplines such as sociology, political science, and international relations are using civilization as a unit of analysis. As Paul Ricoeur (1965, pp. 271-84) pointed out, we are in a time when a ‘mediocre civilization' is gradually threatening the whole world. Paul Ricoeur (1965) in his article draws attentions to this threat and states that a standardized ‘mediocre civilization' came to impose itself over the whole world. Despite his appreciation of the globalization of universal values, Ricoeur regards this ‘mediocre civilization’, which is produced and disseminated by modernity, and which steadily assumes a plastic-artificial character, as one of the greatest threats that humanity faces. Under such circumstances, it is beneficial to question whether the tendency to solve almost every issue through a single concept called civilization is the result of reducing thought to a standard mediocre level. Of course, every paradigm is built on ‘root concepts’; however, in order to understand these clearly we must contextualize them in relation to centres of power. As a starting point, then, we can define these centres as centres of the modern Western system of thought. Thus, as modernity becomes global, non- Western societies are forced into a hierarchical relationship with the West and it would not be wrong to say that the present global regime is an outcome of Europe’s re-structuring of the world.Yayın İslamcılığı yeniden düşünmek geçmişi değerlendirmenin ahlakı ve geleceği düşünmenin imkanı(Nobel Akademik Yayıncılık, 2016) Işık, Vahdettin; Işık, VahdettinGünümüzde Müslümanlar somut ve ciddi bir kuşatma yaşamaktadırlar. Bu kuşatma cari sistemin dâhili ve harici saldırılarıyla gittikçe derinleşiyor. Kuşkusuz sorunun aciliyeti ve çok boyutluluğu Müslümanların zihnî serüvenlerini de etkiliyor. Bu yüzden, günümüz Müslümanı bu sorunların üstesinden nasıl gelebileceğine ilişkin zihnî bir kıskaçla da karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır. Küresel kapitalizmin fiilî ve zihnî kuşatması ile hesaplaşmadan sorunların üstesinden gelemeyeceğini her gün daha yakından fark ettikçe de, ya “savunmayı ya da “uyum”u esas alan çözümler yegâne seçenek hâline gelmektedir. “Savunma”yı esas alan tutumu İslamcılar, “uyum”u esas alan tutumu da laisistler temsil etmektedir.Yayın Temel kavramlar ve düşünceler(İLEM Yayınları, 2021) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin1950’de iktidarı devralan Demokrat Parti (DP), dinî pratiklere alan açma konusunda CHP’ye nispetle daha açık bir tutum sergilemişti. Bu siyasetin yansıması olarak, 1950 seçimlerini DP’nin kazanmasıyla birlikte resmî rahatlama teşebbüsleri içinde dinî hayat yeniden canlanmaya başlamıştı. Bu canlanmayı çıkan dergi sayısı ve dergilerin gündem çeşitliliği açık bir şekilde yansıtıyor. Dergilerin künye bilgilerinden de anlaşılacağı üzere 1940’ların sonunda dergi yayın hayatında hızlı bir hareketlilik başlamıştır. Dergilerin isimleri daha çok dinî referanslara göndermeler yaparken, dergi isimlerinin altlarındaki tanıtım metinleri büyük oranda; “dinî”, “ahlaki”, “ilmi”, “edebi” gibi kelimeler ile ifade edilmiştir. Bu durum aslında bir anlamda belirli bir tedirginliği de göstermektedir ve yeni konjonktürde dikkatli yol alma çabası olarak da okunabilir...Yayın Osmanlı'nın yeniden yapılanması sürecinde aydınların tutumu(Ekin Yayınevi, 2021) Işık, Vahdettin; Işık, VahdettinAydının toplum hayatındaki yeri ve değişim sürecindeki rolü yaklaşık 150 yıldır bizim düşünce dünyamızda konuşuluyor. Benzer şekilde sosyal bilimler literatüründe de aydın önemli bir yer işgal ediyor ve modernleşme süreci olarak kavramlaştırılan değişimin ana öznelerinden biri olarak ele almıyor. Özellikle Osmanlı-Türkiye modernleşmesi olarak kavramlaştırılan süreçte aydınların rolü ve teklifleri hakkında yapılacak müzakerelerde bunu daha açık bir şekilde görebiliriz. Bu hususta yapılan değerlendirmelerin bir kutbunu Müslümanların temel kabullerini ve tarihî tecrübesini “yeni” olanı içselleştirmenin enstrümanı yapmaktan endişe duyanlar, diğer kutbunu ise sorunların sadece “dışarı ”dan gelen saldırılarla izah edilmesini bir nakısa olarak gören ve “iç” bünyede bir tamir imkânı oluşturmak için “yeni/enme”nin gerekliliğini vurgulayanlar oluşturuyor. Biz kendi değerlendirmemizi yaparken, bu iki kutbun hassasiyetini mutlaka çatıştırmak gerekmediğinin farkında olan ihtiyatlı ve itidalli bir yol benimseyeceğiz…Yayın Фатих Карими и Стамбулһские Писһма(Uluslararası Felsefe Araştırmaları Derneği (UFAD), Azərbayçan Fəlsəfə Və Sosial-Siyasi Elmlər Assosiasiyası (AFSEA), 2017) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettin; Işık, VahdettinCувдествукуг различные интерпретадии событии xıx века. мож- но с уверенностыо утверждатв, что с нашеи точки зренил, xıx век был периодом укрепленил влилнил европы над мусулвманами.1 влилние европы пролвилосв в трех взаимосвлзанных сферах. во-первых, окку- падил значителвнои части мусулвманских территории и их превра- вдение в составнуш частв капиталистическои системы; во-вторых, утверждение состолнин осажденности и распространение политичес- кого влилнил европы посредством проникновеник во внутренншш жизнв мусулвман в сферах права, финансов и образованил; в-третвих, растувдее влилние европеиских идеологии среди мусулвман.Yayın Rethinking Islamism in Turkey: Beyond conservative or modernist rejectionism(Routledge, 2022) Işık, Vahdettin; Sunar, Lütfi; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim DalıThe fact that the 19th century resulted in the removal of Muslims as a global locus of power is widely known. As a result of the efforts that occurred in the wake of making sense of this new situation, various currents of thought emerged. Some took a negative attitude toward renewal efforts based on the attitude of preserving what had already existed in response to modernization. Others proposed completely replacing what had existed. A third approach evaluated the issue not in terms of the new or the old, but in terms of the nature of the new and the old – and whether it responded to what was needed. Those who adopted the last approach regarded a continuation of the old as it had been to be impossible, believing change to be necessary, but did not reject what was traditional. They saw that adopting the new without questioning its nature would contradict Islamic principles as well as historical-social reality. The order formed by those who adopted this approach can be called the Islamic Renewal Movement. In other words, unlike conservative rejectionism and modernist rejectionism, the proposed interpretation of the Islamic Renewal Movement was based on protecting what needed protection and renewing what needed renewal. This approach sought to both remain as itself and also respond to the contemporary challenges through this choice. These three approaches can be said to still continue to shape Turkey’s political thoughts and tendencies...Yayın Mehmed Akif Ersoy (ö. 1936): İstiklal Marşı'nın yazarı, şair, düşünce ve mücadele adamı(İlmi Etüdler Derneği, 2017) Işık, Vahdettin; Macit, Abdulkadir; Medeniyetler İttifakı Enstitüsü, Medeniyet Araştırmaları Ana Bilim Dalı20 Aralık 1873'te İstanbul'da, Fatih ilçesi Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi. Annesi Buhara'dan Anadolu'ya gelmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova'nın ipek kasabasına bağlı Suşişa doğumlu olan Mehmet 1289 Tahir Efendidir. Babası okumak için İstanbul'a gelir ve bir daha dönmez. Fatih medreselerinde müderrislik yapar. Akif ilköğrenimine Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi'nde başladı, iki yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi'nde başladı (1882). Aynı zamanda Fatih Camii'nde Farsça derslerini takip etti...Yayın Asrın maskeli vicdanı ve Akif'in tarihe tanıklığı(Pendik Belediyesi, 2017) Işık, Vahdettin; Işık, Vahdettinİnsanları tanımak için onlann içine doğduğu tarihi zaman dilimini ve toplumun halini dikkate almamız gerekiyor. Büyük Müslüman âlimi İbn Haldun, “insan vaktinin çocuğudur” derken insanın şahsiyetine ve düşüncesine etki eden bağlama işaret ediyor. Bu yüzden dönemi hesaba katmayan değerlendirmeler zeminsiz birer iddiaya dönüşürler. Bir diğer ifadeyle, “yer”siz -“yurt”suz bir insandan bahsetmiş gibi oluruz. Böylesi bir sorun yaşamamak için Âkif’in doğduğu 19. yüzyılın Müslümanlar için ne anlam ifade ettiğini tanımlamamız bu açıdan önemlidir.